google.com, pub-4545683495117476, DIRECT, f08c47fec0942fa0 //-->
  • Anasayfa
  • Düetmatematik
  • Tarih
  • Edebiyat
  • Kimya
  • Fizik
  • Dosya Deposu
  • İngilizce
  • FORUM
  • HABERLER
  • İletişim
  • Düetmatematik
  • Düetmatematik CD
  • DüetMatematik Ücret?
  • Düetmatematik YGS
  • Düetmatematik LYS
  • Düetmatematik KPSS
  • Düetmatematik Vatandaşlık
  • Düetmatematik Coğrafya
  • Düetmatematik Geometri
  • 2012 Güncel Sorular
  • Tarih Slaytları
  • DOSYA DEPOSU




  • Matematik
  • Ygs Matematik
  • Lys Matematik
  • Geometri
  • Lise1 Matematik
  • Lise1 Matematik Ders Notları
  • Lise2 Matematik
  • Lise3 Matematik
  • Lise4 Matematik
  • Matematik MANTIK Slayt
  • Temel Sayma Kuralları
  • Anayasa
  • Yürütme
  • Yasama
  • Yargı
  • İdare
  • Türk Hukuk Tarihi
  • Ceza hukuku
  • Yönetim hukuku
  • Toprak hukuku
  • Vatandaşlık hukuk
  • Özel hukuk
  • Yargı örgütü
  • Tanzimat dönemi değerlendirilmesi
  • Vatandaşlık Dersi Notları
  • Avrupa Birliği Kronolojisi
  • Bagımsız özerk Kuruluşlar
  • Anayasa Hukuku
  • Anayasa Çeşitleri
  • Anayasa Yapılması
  • Devlet Şekilleri
  • Devlet
  • Siyasi Partiler
  • İnsan Haklarının Felsefi Gelişimi
  • Türkiyede Anayasal Gelişmeler Slayt
  • Anayasal Kavramlar Slayt
  • 1982 Anayasası Slayt
  • Anayasanın Değiştirilmesi Slayt
  • Demokrasi Slayt
  • Çıkmış Tarih Vatandaşlık Soru Slayt
  • İdari Hukuk Slayt
  • Normlar Hiyerarşisi Slayt
  • KPSS De Çıkması Muhtemel Sorular!
  • KPSS De Çıkmış Anayasa Soru-Cevap
  • Temel Yurttaşlık Bilgisi Ve İnsan Hakları
  • Anayasada 100 Soru Ve Cevap
  • KPSS Anayasa>Nokta Atış Sorular
  • Toplumsal Hayatı Düzenleyen Kurallar ve Anayasa Hukuku İle İlgili Test Soruları
  • Ders Slaytları
  • 1.Dünya Savaşı Slayt
  • 100 Soru İlkeler Slayt
  • İdari Hukuk(Merkez Teşkilatı) Slayt
  • İdari Hukuk II Slayt
  • İdari Hukuk I Slayt
  • Devlet Şekilleri Slayt
  • 1982 Anayasası II Slayt
  • 1982 Anayasası I Slayt
  • Temel Hukuk Kavramları Slayt
  • Ataturk İlkeleri Slayt
  • Çıkmış Tarih Vatandaşlık Slayt
  • Çikmıs Öss Soruları Slayt
  • Dağılma Fikir Akımları Slayt
  • Data Yayınlar Anayasa Slayt
  • Genel Kavramlar Slayt
  • Olimpiyatlar Slayt
  • Güncel Konular Slayt
  • İdare Hukuku Slayt
  • İhtiyaç Anayasa Slayt
  • İlk Çağ Medeniyetleri Slayt
  • İlköğretim Matematik Olimpiyatları Slayt
  • İnkilap Öss Slayt
  • İnkilap Tarihi Önemi Slayt
  • İnkilap Tarihi Slayt
  • İnkilap Tarihi II Slayt
  • İnkilaplar Slayt
  • İnkilaplar-İlkeler-Dış Sorun Slayt
  • İntegral Konu Anlatımı Slayt
  • İslam Tarihi Slayt
  • İslam Tarihi Slayt
  • İslam Tarihi II Slayt
  • Karmaşık Sayılar Modülü Slayt
  • Karmaşık Sayılar Slayt
  • Kpss Orta Asya Tarihi Slayt
  • Kurtuluş Savaşı Öss Soruları Slayt
  • Liderlik Tipleri Slayt
  • Limit Ve Süreklilik Slayt
  • Logaritmik fonksiyonlar Slayt
  • Logaritma Fonksiyonlarının Özellikleri Slayt
  • Logaritmik Hesabın Uygulanması Slayt
  • Cumhuriyetin İlanı Slayt
  • Mantık Slayt
  • Mantık I Slayt
  • Mantık II Slayt
  • Mantık III Slayt
  • Matematik Olimpiyat Soru ve Cevapları Slayt
  • Matematik Tanitim Slayt
  • Mevzu Hukuk Test Slayt
  • Mevzu Hukuk Test1 Slayt
  • Mevzu Hukuk Slayt
  • Mondros Ateşkes Ant Slayt
  • Normlar Hiyerarşisi Slayt
  • OGYE Tanıtım Slayt
  • Ortaçağda Avrupa Tarihi Slayt
  • Osmanlı Duraklama Öss Slayt
  • Osmanlı Kültürü Ve Medeniyeti Slayt
  • Osmanlı Kuruluş Devri Slayt
  • Tarihin Tanımı Slayt
  • Tarihi Çağlar Slayt
  • Trablusgarp Slayt
  • Trigonometry Slayt
  • Türev Alma Slayt
  • Türev(çıkmış sorular) Slayt
  • Türk Vatandaşlığı Slayt
  • Vatandaşlık Konular Slayt
  • Zeka Soruları Slayt
  • Basit Eşitsizlikler Slayt
  • Bölme-Bölünebilme Slayt
  • Çember Ve Daire Slayt
  • Çemberde Açılar Slayt
  • Çemberde Uzunluk Slayt
  • Dik Prizmalar Slayt
  • Ebob Slayt
  • Hareket Problemleri Slayt
  • Harfli İfadeler Slayt
  • Havuz Problemleri Slayt
  • Katı Cisimler Slayt
  • Kesir Problemleri Slayt
  • Özel Dörtgenler Slayt
  • Rasyonel Sayılar Slayt
  • DüetMatematik

    anayasa notları2

    V) Demokratik Devlet:
    1961 anayasasında “İnsan haklarına saygılı devlet” ibaresi yerine 1982 anayasasında “insan haklarına saygılı” ibaresi gelmiştir.Kimi yazarlara göre dayanan ibaresi daha kuvvetli saygılı ise her zaman kısıtlanabilir anlamı içeriyordu.Lafzen bakıldığında 1.’de vurgu var fakat öz itibariyle ve hukuki olarak ikisi de aynı ve insan haklarını temel alan özelliğe dayanır.
    İnsan haklarına saygılı demokratik devlet ;liberal hürriyetçi batıcı demokrasi denen kavramlardır.
    Unsurları:
    -Başlıca karar organlarının genel oya dayanması
    -Bu organları belirlemek üzere yapılan seçimlerde en az 2 alternatif olması.
    -Anayasada temel hak ve hürriyetlere geniş olarak yer verilmesi ve devlet otoritesinin temel haklar karşısında sınırlandırılmış olması.
    -Başlıca Karar Organlarının Genel Oya Dayanması:
    Devlet otoritesinin kaynağının dünyevi esaslara dayanması yahut egemenlik yetkisinin millete ait olduğuna hükmeden anayasa hükmünün benimsenmesi.Bu kavram Fransız ihtilali ile doğar.Fakat uzun süre millet direkt olarak siyasete egemen olmadı ve seçim yapamadı.Başlıca organların seçimi bir zümre tarafından yapıldı.Bunun sebebi ise millet kavramı ile halk kavramının farklı olması.Millet geçmişi ve geleceği kucaklayan bir tüzel kişi.Milli menfaati en iyi şekilde değerlendirebilecek olan seçkin sınıftı.Dolayısıyla 18.yy. klasik anlayışına göre milletle halk örtüşmezdi.
    Türk pozitif hukukunda ise egemenlik yetkisinin halkın olması hükmü ilk defa 1921 anayasasında yer aldı böylece gelenekselden moderne geçiş yaşanmıştır.Saltanat ise fiilen kalkmıştır.
    1924 anayasasında 21’de olduğu gibi egemenliğin millete ait olduğu ve bu yetkiyi TBMM’nin kullanacağı belirtilmişti.61-4’e göre egemenlik yetkisi Türk Milleti adına (yasama yürütme yargı) bütün anayasal organlar eşit derecede yetkili kılınmıştır.Tüm bu organlar yetkilerini kullanırken anayasaya riayet etmelidir.24’e göre asıl üstün olan TBMM’dir (yasama)
    Genel Oy İlkesi:Herkesin seçimlere katılabilmesi ilkesidir.Sınırlı oy tedricen ortadan kalkmıştır.1.ve 2.meşrutiyet zamanlarında oy hakkı sadece belli serveti olan Osmanlı erkeklerine tanındı.1934’den itibaren de kadınlara da seçme ve seçilme hakkı tanındı.1982 anayasasının ilk metninde oy verme hakkı 21 yaş idi.1987’deki anayasa değişiklikleri ile bu sınır 20 yaşa 1995’te ise 18 yaşa indirildi.Bir kişinin oy verebilmesi için seçmen kütüğüne kayıtlı olması gerekir.
    Eşit Oy İlkesi:Herkesin tek oy hakkına sahip olmasıdır.Önceden aile reislerine servet düzeylerine göre birden fazla oy hakkı tanınmıştır.Fakat şu anda böyle bir uygulama kalmamıştır.
    Seçimlerin Serbestliği:Seçmenlerin baskı ya da dayatma altında olmadan kendi hür iradeleri ile seçim yapmalarıdır.Yapılan değişikliklerle bu seçim ödev haline gelmiş ve kullanılmaması halinde yaptırımları kanunda düzenlenmiştir.
    Oy Gizliliği:Bireylerin tek başlarına oy kullanabilecekleri bir ortam hazırlanması.
    Açık sayım-döküm:Oy kullanımı tamamlanınca sandıkların kamuoyu huzurunda açılıp sayılmasıdır.Bu ilke seçim sonuçlarına hile ve yolsuzluluğun karışmasını önlemek içindir.
    Seçimlerin tek dereceli olması:Seçmenlerin doğrudan doğruya kendi temsilcilerini seçmeleridir.1946’dan beri tek dereceli seçim sistemi uygulanmaktadır.
    Seçimlerin yargı organlarının denetiminde yapılması: Anayasanın 79.maddesine göre seçimlerin yargı organlarının genel yönetimi ve denetimine bırakılmıştır.Böylece seçimlere hile ve yolsuzluk karışması engellenmiştir.1961 anayasasından önce milletvekillerinin seçim tutanaklarını kabul etme görevi TBMM’ye aitti.Dolayısıyla bu tutanakların kabul veya reddinde siyasal düşünce önemli rol oynuyordu.1961 ve 1982 anayasalarında ise seçimlerin yönetim ve denetimi tarafsız yargı organlarına bırakılmıştır böylece seçimlerin dürüstlüğü güvence altına alınmıştır.
    Çok Partili Siyasal Hayat:
    Seçim serbestliğinin gerçek bir anlam taşıması seçmenlerin çeşitli alternatifler arasından serbest bir seçim yapabilmelerine bağlıdır.Çağdaş demokratik devlette bu alternatifler ,siyasal partiler tarafından oluşturulur.Modern demokrasi partiler demokrasisidir.Seçmen partiler tarafından kendisine sunulan alternatif siyasal programlar arasından bir seçme yapma imkanını bulur ve oy verdiği parti iktidara geldiği takdirde söz konusu programın uygulanacağına güvenebilir.Partisiz bir toplumda ise buna imkan yoktur.Böyle bir toplumda seçme hürriyetinin varolabileceği bir an için farz edilse bile seçmen seçtiği temsilcilerin çeşitli kamusal politika sorunları karşısında nasıl bir tutum takınacağını önceden bilemez.
    Anayasa bu gerçeği madde 68/2’de belirtmiştir.82 anayasası ilk başta parti üyesi olabilme yaşını 21 de tutarken 95’te yapılan değişikliklerle bunu 18’e indirgemiştir.
    Partilerin serbestçe faaliyette bulunmaları kural iken bu istisnasız olarak kabul edilmemiş ve çeşitli sınırlamalar getirilmiştir.
    a)Siyasal Partilerin Amaçlarına İlişkin Yasaklar:Bu yasaklar anayasanın değiştirilmiş 68.maddesinde belirtilmiştir.Aynı şekilde 61 anayasasının 57.maddesinde de yasaklar söz konusu idi.Görülüyor ki 61 ve 82 anayasaları siyasal parti faaliyetleri konusunda Alman Anayasasından mülhem olarak siyasal alanı anayasa ile sınırlandırmış, başka bir deyimle “militan anayasa” ya da “mücadeleci anayasa” anlayışını benimsemiştir.Bu anlayışın özü amacı hürriyetçi demokrasiyi ortadan kaldırmak olan akımlara meşru siyasi faaliyet alanını kapatmaktır.
    1982 anayasasının değişik 68 maddesindeki yasaklar daha detaylı incelenirse siyasal parti faaliyetleri açısından şu sınırlamaları getirdiği anlaşılır:
    aa)Devletin ülkesi ve milleti ile bütünlüğü:Devletin ülkesi ile bölünmezliği devletin dış bağımsızlığının ve ülke bütünlüğünün korunması unsurlarını içerir.Mesela Türkiye Cumhuriyetinin dışa karşı bağımsızlığının ortadan kaldırılmasını veya ülkemizin bir bölümünün T.C.’den ayrılmasını savunan bir parti temelli kapatılır.Diğer bir deyimle bu hüküm her türlü ayrılıkçı akımın bir parti halinde örgütlenmesini yasaklamaktadır.
    Devletin milleti ile bölünmezliği ilkesi de azınlık yaratılmasının önlenmesi bölgecilik ve ırkçılık yasağı ve eşitlik ilkesinin korunması hususlarını kapsamaktadır.
    bb)Cumhuriyet İlkesi:Bu ilke monarşik partileri yasaklamaktadır.
    cc)Demokratik Devlet Düzeni:AY.madde 68’de yer alan insan hakları millet egemenliği ve demokratik devlet ilkeleri insan haklarına dayanan hürriyetçi çok partili demokrasiyi reddeden ve diktacı partileri yasaklamaktadır.
    dd)Laiklik:Siyasi partiler devletin sosyal ekonomik siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma amacını güdemezler.Siyasal çıkar ya da nüfus sağlamak amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamazlar.
    ee)Sınıf veya Zümre diktatörlüğünün yasaklanması:Siyasi partiler sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamazlar.Sınıf egemenliği ülke içindeki tek üstün gücün tek bir sınıfın elinde toplanmasını ve bütün diğer sınıfların egemenliğin kullanılmasından dışlanması demektir.
    b) Siyasal Partilerin örgütlenme ve çalışmalarına ilişkin yasaklar:
    aa)Hakimler ve savcılar Sayıştay dahil yüksek yargı organları mensupları kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri Silahlı Kuvvetler mensupları ile yüksek öğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere üye olamazlar.
    bb)Siyasi partilerin faaliyetleri parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur.Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.
    cc)Siyasi partiler ticari faaliyetlere girişemezler.
    dd)Siyasi partilerin gelir ve giderleri amaçlarına uygun olması gerekir bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir.Denetim Anayasa Mahkemesi’nce yapılır.Bu görev yerine getirilirken Sayıştay’dan yardım sağlar.Denetim sonunda verilen karar kesindir.
    ee)Temelli kapatılan parti bir başka ad altında kurulamaz.
    ff)Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri AY.Mahk. temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının R.G.’de gerekçeli olarak yayınlanmasından başlayarak 5 yıl süre ile başka bir partinin kurucusu,üyesi,yöneticisi veya denetleyicisi olamazlar.
    gg)Yabancı devletlerden uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyruğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partiler temelli kapatılır.
    1995’te yapılan anayasa değişiklikleri ile siyasi partilerin örgütlenme ve çalışmalarına ilişkin yasaklar oldukça hafifletilmiştir.Kaldırılan yasaklar:
    -Siyasi partilerin yurtdışında teşkilatlanıp faaliyette bulunmaları
    -Kadın,gençlik kolu ve benzeri yan kuruluşlar meydana getirmeleri
    -Vakıf kurmaları
    -Kendi siyasetlerini yürütmek ve güçlendirmek için dernek,sendika vakıf kooperatif ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları ile siyasi işbirliği ve ilişki içinde bulunmaları ve bunlardan maddi yardım almaları dır.
    hh) Kapatılmış siyasi partilerin isimleri amblemleri rumuzları rozetleri ve benzeri işaretleri ile daha önce kurulmuş Türk Devletlerine ait topluma mal olmuş bayrak amblem ve flamalar siyasi partilerce kullanılamaz.Ayrıca siyasi partiler daha önce kapatılan siyasi partilerin devamı olduklarını da beyan edemez ve böyle bir iddiada bulunamazlar.Komünist anarşist faşist teokratik nasyonal sosyalist din dil ırk mezhep ve bölge adlarıyla veya aynı anlama gelen adlarla siyasi parti kurulamaz veya parti adında bu kelimeler kullanılamaz.
    ii)Siyasi partiler Anayasanın başlangıç kısmında yazılı sebeplerle Türk Silahlı Kuvvetlerinin milletin çağrısıyla gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 harekatına ve Milli Güvenlik konseyinin karar ve icraatına karşı bir tutum beyan ve davranışta bulunamazlar.
    Bu yasak hükümlerinden bazıları siyasi partilerin serbestçe faaliyette bulunmalarına ciddi engeller çıkarabilecek niteliktedir.Yasaların çokluğu anayasa koyucuda siyasi partilere karşı açık bir güvensizliği yansıtmaktadır.Bu güvensizliği siyasi partileri demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsuru sayan Anayasa İlkesi ile bağdaşmamaktadır.
    c)Siyasal Partilerin Kapatılması:
    Anayasaya göre siyasi partilerin kapatılması Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.Bununla siyasi partilerin kapatılması herhangi bir mahkemeye değil Anayasanın üstünlüğünün koruyucusu ve teminatı olan bir yüksek yargı organına verilmiştir.Cumhuriyet Başsavcılığı siyasal parti kapatılması davasını ya re’sen veya Bakanlar Kurulu kararı üzerine Adalet Bakanının istemiyle yahut bir başka siyasal partinin istemi üzerine açar.Cumhuriyet Başsavcılığı yeterli delil bulunamadığı kanısına varırsa dava açmaz.Bunun üzerine Adalet Bakanının veya siyasal partinin yazılı itiraz hakkı vardır.İtiraz haklı görülmezse dava açılmaz;haklı görülürse Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasa Mahkemesine dava açmakla yükümlüdür.Anayasa 68.maddenin 4.fıkrasındaki yasakların,doğrudan doğruya parti tüzüğü veya programı gibi parti tüzel kişiliğini bağlayıcı bir belgeyle ihlal etmesiyle,diğer yollardan (Mesela bireysel üyelerin faaliyetleri yoluyla) ihlal edilmesi durumları arasında bir ayrım yapmıştır.İkinci durumda partinin kapatılabilmesine karar verilebilmesi için bu eylemlerin bireysel eylemlerden ibaret kalmaması ve partinin bu nitelikteki eylemlerin işlendiği bir “odak haline geldiğinin” tespit edilmesi gerekir.Bireysel parti üyelerinin parti yasaklarına aykırı fiil ve konuşmalarından dolayı parti kapatma yolunun harekete geçirebilmesi için ilkin kişilerin bu eylemlerden dolayı hüküm giymeleri,daha sonra Cumhuriyet Başsavcılığının ilgili kişilerin partiden kesin olarak çıkarılmalarını istemesi ve siyasal partinin en geç otuz gün içinde bu istemi yerine getirmemesi gerekiyordu.T.C.K.’nun 141,142.163.maddelerinin 91 yılında yürürlükten kaldırılması nedeniyle parti üyelerinin 103.maddenin 1.fıkrasındaki yasaklara aykırı eylemleri suç olmaktan çıkarılmıştır.Böylece söz konusu partinin eylemlerin işlendiği bir mihrak haline gelmesinin saptanmasında önemli rol oynayan 103.mad 2.fıkrası geçerliliğini kaybetmiştir.
    Siyasi partiler kanununda yapılan deşiklikle 103.madde Anaysa Mahkemesinin kararı ışığında yeniden düzenlenmiştir.Buna göre bir siyasi partinin anayasanın 68./4 fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerin odak halini oluşturup oluşturmadığı Anayasa Mahkemesince belirlenir.
    d) Siyasal Partilere Devlet Yardımı:
    Siyasal partiler sivil toplumla devlet arasında köprü oluşturan bu nitelikleri itibariyle de bazı açılardan özel hukuk tüzel kişilerine bazı açılardan da kamu hukuku tüzel kişilerine benzeyen kendilerine özgür kuruluşlardır.Siyasal partilere devlet yardımı 1961 anayasasının ilk metninde yer almamakla birlikte 1971’de yapılan anayasa değişiklikleri ile Anayasanın 56.maddesinin son fıkrasına eklenmiştir.1982 anayasası siyasal partilere devlet yardımından bahsetmemiştir.1984’de bu hüküm getirildi daha sonra 1987 ve 1988 yıllarında değişiklikler yapıldı.Bu son iki değişiklik partiler arasında eşitsizlik yarattığı gerekçesi ile iptal davası konusu olmuş ancak Anayasa Mahkemesi bu istemi yerinde bulmamıştır.İptal istemine konu olan kanuni düzenlemelerin devlet yardımını tüm partilere eşit olarak dağıtmayıp ,sadece bir kısım partileri (milletvekili seçimlerinde %19 barajını aşmış partilerle bu barajı aşmamış olmakla birlikte milletvekili genel seçimlerinde toplam geçerli oyların %7’sinden fazlasını almış bulunan partiler) yararlandırmasını Anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı olduğu iddiasını da Anayasa mahkemesi yerinde bulmamıştır.
    Anayasada 1995’de gerçekleştirilen değişiklikle siyasi partilere devlet yardımı konusunda şu hüküm kabul edilmiştir.”Siyasal partilere devlet yeteri düzeyde ve hakça yardım yapar:Partilere yapılacak yardımın alacakları üye aidatının ve bağışların tabi olduğu esaslar kanunla düzenlenir.”
    VI)İnsan Haklarına Saygılı Devlet
    1-!982 Anayasasının temel haklar konusundaki yaklaşımı:
    1961 anayasasının “insan haklarına dayalı” deyiminin yerine 1982 anayasası “insan haklarına saygılı” deyimini kullanmıştır.Bu iki deyim arasında bir anlatım farkı ötesinde temel bir anlam ve yaklaşım farkı olduğunu savunmak güçtür.
    1982 anayasasının 12.maddesi 1961 anayasasının 10.maddesindeki formülü benimseyerek “herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilemez temel hak ve hürriyetler sahiptir demektedir.Ancak aynı maddenin 2.fıkrası temel hak ve hürriyetlerin kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiğini belirtmektedir.Öte yandan 1982 anayasası 1961 anayasasına paralel olarak hem devlete karşı ileri sürülebilecek ve korunacak temel hak ve hürriyetler anlayışına hem modern sosyal devletin “hürleştirme “ anlayışına yer vermiştir.1982 anayasasının 5.maddesi 61 anayasasının 10.maddesinin 2.fıkrasındaki hükme tekabül etmektedir.1982 anayasasının 1961 anayasasına oranla bireyin temel hak ve hürriyetlerine devlet otoritesi karşısında daha güçsüz bir konum verdiği kuşkusuz olmakla birlikte ilk bakışta paradoksal olarak 1982 anayasasının temel hak ve hürriyetlerle ilgili maddelerinin yazımında Türkiye’nin taraf olduğu milletler arası insan hakları sözleşmeleri ve özellikle Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi ile uyum ve paralellik sağlanmasına daha büyük çaba gösterilmiş olduğu göze çarpmaktadır.
    2-Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması:
    1982 Anayasasının temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması konusunda kabul ettiği temel kural (mad.13) bazı noktalardan 1961 anayasasının benimsediği sisteme (mad.11) benzemekte bazı noktalardan ise ondan ayrılmaktadır.Benzer unsurlar sınırlamanın “Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olması” ve “kanunla” yapılmasıdır.1961 anayasası genel olarak her temel hak ve hürriyetin hangi sebeplerle sınırlanabileceğini o hürriyetle ilgili maddede belirtilmiş fakat bunun yanında 11.maddenin 2.fıkrasında “kanun; kamu yararı, genel ahlak, kamu düzeni ,sosyal adalet ve milli güvenlik gibi sebeplerle de olsa bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz”hükmüne yer vermiştir.Konunun pratik önemi daha çok düşünce hürriyeti gibi Anayasanın ilgili maddelerinde hiçbir özel sınırlama sebebinden söz edilmemiş bulunan hürriyetlerden kaynaklanmıştır.Gerçekten 11.maddenin 2.fıkrası genel bir sınırlama hükmü ise anılan hürriyetler bu fıkradaki sebeplerle sınırlanabilecek aksi halde hiçbir şekilde sınırlanamayacaktır.
    1982 anayasasının 13.maddesindeki düzenleme bu tartışmaya kesin olarak son verme amacını güder görünmektedir.Görülüyor ki maddenin son fıkrası genel sınırlama sebeplerinin temel hak ve hürriyetlerin tümü için geçerli olduğunu ifade eder.Danışma meclisinin Anayasa tasarısında temel hak ve hürriyetler kısmına ilişkin genel gerekçesine göre “temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin sebeplerin bir grubu genel nitelikte yani tüm hak ve hürriyetler için geçerli diğer bir grubu ise özel nitelikte yani o hak ve hürriyete ait hükümde yer almaktadır.Eğer böyle bir hüküm yoksa sınırlama genel sebeplere göre yapılır.
    Böylece 1982 anayasası 1961 anayasasının hürriyetlerin sınırlandırılması konusunda kabul ettiği “kademeli sistem” den uzaklaşmıştır.Bunun sonucu olarak her temel hak ve hürriyet kendisine özgü niteliğine ve özelliklerine bakılmaksızın 13.maddede gösterilen sebeplerden biri veya birkaçı ile sınırlandırılabilecektir.Bir temel hak ve hürriyetin doğrudan doğruya anayasa tarafından öngörülen sınırları ayrı bir konudur.Bunlar hakkın tanımında yer alır ve onun anayasal sınırlarını oluşturur.Diğer bir deyimle anayasa hakkı sadece o sınırlar içinde tanımıştır.Mesela toplantı ve gösteri yürüyüş hakkı sadece onun “silahsız ve saldırısız” olması halinde mevcuttur.
    1961 ve 1982 anayasalarının hürriyetlerin sınırlanması konusunda en önemli farkı aslında kanunla sınırlama sebeplerinin arttırılmış veya görülebileceği gibi hakkın özü kriterinin yerine “demokratik toplum düzeninin gerekleri” kriterine geçilmiş olmasından çok doğrudan doğruya Anayasadan kaynaklanan bu tür sınırlamaların 1961 anayasası ile kıyaslanamayacak kadar çok olmasıdır.Nihayet belirtmek gerekir ki her hak ve hürriyetin Anayasada belirtilmemiş olsa dahi o hürriyetin niteliğinden doğan başka bir deyimle “eşyanın tabiatında mevcut” olan “objektif sınırları vardır.
    3-Sınırlamanın Sınırları:
    Anayasamız temel hak ve hürriyetlerin ancak Anayasada belirtilen şartlarla sınırlanabileceğini öngörmüş böylece sınırlamanın da bazı sınırlarını kabul etmiştir.
    a)Sınırlama ancak “kanunla” yapılabilir.Bu idarenin düzenleyici işlemleri ile hürriyetlerin hiçbir şekilde sınırlandırılamayacağı anlamına da gelmez.
    b)Sınırlama anayasasının “sözüne ve ruhuna uygun olarak yapılır.Bu şart özellikle Anayasanın temel hak ve hürriyetler için “ek güvenceler” belirtmiş olması durumunda önem kazanmaktadır.Gerçekten anayasa birçok hallerde sadece bir hak ve hürriyeti tanımakla yetinmemiş;aynı zamanda kanun koyucunun ,o hak veya hürriyeti düzenlerken yapamayacağı hususları da belirtmiştir.Bunlar kanun koyucuya yönelik yasaklama hükümleridir.Anayasadaki ek güvencelere aykırı bir kanuni düzenleme elbette mümkün değildir.Ayrıca sınırlamanın anayasanın sadece sözüne değil ruhuna yani anayasanın bütününe ve ondan çıkan temel anlama da aykırı olmaması gerekir.
    c)Kanuni sınırlama ancak Anayasanın 13.maddesinde gösterilmiş bulunan genel sınırlama sebeplerine ve ilgili maddede o hürriyet için öngörülmüş olan özel sınırlama sebeplerine dayandırılabilir.Anayasanın herhangi bir sınırlama sebebinden söz etmeksizin sadece “kanunla sınırlanabilir” veya “kanunla düzenlenebilir” deyimlerini kullandığı durumlarda,kanun koyucu sınırlamayı ancak genel sebeplere dayandırarak yapabilir.Sınırlamanın sebebe bağlı olması ,bu gene veya özel sınırlamaların öngörüldükleri amaç dışında kullanılmamalarını da gerektirir.Mesela kamu düzenini korumak amacıyla getirilmiş olan bir sınırlama genel sağlığın korunması amacıyla kullanılamaz.
    d)Ölçülülük İlkesi:Bu ilke sınırlamada başvurulan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli olmasını bu aracın sınırlama amacı açısından gerekli olmasını ve araçla amacın ölçüsüz bir oran içinde bulunmamasını ifade eder.Ne 1961 anayasasının 11.maddesinde ne de 1982 anayasasının 13.maddesinde bu ilkeye rastlanmaktadır.Bununla birlikte 1982 anayasasının temel hak ve hürriyetlerinin kullanılmasının durdurulmasını düzenleyen 15.maddesinde böyle bir kriter bu yoruma varılabilir.Olağanüstü durumlarda bile temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının tamamen veya kısmen durdurulmasına ancak “durumun gerektirdiği ölçüde” izin verildiğine göre bunun normal zamanlarda evleviyetle geçerli olması gerekir.AY.Mahkemesi de 1961 anayasası döneminde aldığı bazı kararlarda adını tam olarak koymasa da ölçülülük kriterine dayanmıştır.1982 Anayasası döneminde AY.mahkemesi ölçülülük kriterini daha sık kullanmıştır.
    e)Hakkın özü ve demokratik toplum düzeninin gerekleri:Temel hak ve hürriyetlerin özünün ne olduğunu diğer bir deyimle onun içeriği bütün hürriyetler için genel olarak tanımlamak mümkün değildir.Ancak genel düzeyde şunu söylemek mümkündür ki bir hak veya hürriyetin özü,onun vazgeçilmez unsuru,dokunulduğu takdirde söz konusu hürriyeti anlamsız kılacak asli çekirdeğidir.1982 anayasası hakkın özü kavramına yer vermeyerek onun yerine “demokratik toplum düzeninin gerekleri” kriterini kabul etmişti.Getirilen bu kıstas 1961 anayasasının kabul ettiği öze dokunmama kıstasından daha belirgin,uygulanması daha kolay olan bir kıstastır.Esasen uluslararası sözleşmeler ve bildiriler de bu kıstası kabul etmiştir.
    4-Temel Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullanılmaması:
    Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmaması ile ilgili bir hüküm 1961 anayasasının ilk metninde mevcut değildi.Bu anayasada 1971 yılında yapılan değişikliklerle 11.maddeye 3.ve 4.fıkralar eklenmiştir.1982 anayasası ise temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmamasını ayrı bir hükümle düzenlemiştir.Aslında 1971 anayasa değişikliği ve 1982 anayasası ile bu konuda açık bir hüküm getirilmesi;temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmadıkları takdirde mutlak ve sınırsız olacakları gibi bir yanılgıdan kaynaklanmaktadır. Oysa belirtildiği gibi hak ve hürriyetlerin kendi niteliklerinden tabiatlarından doğan “objektif sınırları vardır.Mesela anayasa toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin silahsız ve saldırısız olmasını belirtmiş olmasa dahi hiç kimse bu hakkın silahlı ve saldırılı yürüyüşleri yapmayı kapsadığını ileri süremezdi.
    5-Temel Hak ve Hürriyetlerin Kullanılmasının Durdurulması:
    1961 anayasasının temel hak ve ödevlere ilişkin ikinci kısmında temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması ile ilgili bir hüküm yoktu.Buna karşılık 124.maddede sıkıyönetim ve savaş hallerinde hükümlerin nasıl uygulanacağı belirtilmişti.Bu dönemde AY mahkemesi sıkıyönetim halini Anayasanın 11.maddesinde ve temel haklara ilişkin özel maddelerinde gösterilen hürriyeti sınırlama sebeplerinin dışında ve ötesinde onlardan bağımsız bir sınırlama sebebi olarak görmüştür.1982 anayasası temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulmasının konusunu Temel haklar ve ödevler başlıklı ikinci kısmında 15.maddede düzenlemiştir.Ancak bu düzenlemenin 1961 anayasasının değişik 124.maddesinin yorumundan çıkan duruma oranla hürriyetlerin korunması açısından 3 üstünlüğü vardır.Biri ölçülülük ilkesinin açıkça benimsenmiş olmasıdır.Buna göre savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ancak “durumun gerektirdiği ölçüde” durdurulabilir.İkincisi bu tedbirlerin “milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükleri ihlal etmemesi şartıdır.Bu yükümlülüklerden kasıt Türkiye’nin taraf olduğu çeşitli insan hakları sözleşmeleridir.Üçüncüsü 15.maddenin 2.fıkrası savaş seferberlik ve sıkıyönetim durumları ile olağanüstü hallerde dahi hiçbir şekilde durdurulamayacak ve ihlal edilemeyecek bazı temel hak ve hürriyetlerden oluşan bir çekirdek alan yaratmaktadır. Bu 3 güvence AY.mahkemesine 15 maddede anılan olağanüstü durumlarda da hayli etkin bir anayasaya uygunluk denetimi yapma imkanını tanımaktadır.Ne yazık ki olağanüstü hallerde sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan KHK’lerin Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine dava açılamaması (mad.148) bu güvencelerin pratik değerini azaltmaktadır.
    VII)Hukuk Devleti:
    1-Kavram:Anayasamızın 2.maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan Hukuk Devleti ilkesi en kısa tanımıyla vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları Devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi anlatır.Hukuk dilinde “hukuk devleti” deyimi devletin hukuk kurallarıyla bağlı sayılmadığı “polis devleti” kavramının karşıtı olarak kullanılmaktadır.Bu ilke her şeyden önce devletin işlemlerinin hukuk kurallarına bağlılığını ifade eder.Hukuk kurallarına bağlılığı sağlayacak mekanizma ise devletin eylem ve işlemlerinin yargı denetimi altında bulunmasıdır.Hukuk devleti denince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir.
    2-Yürütme İşlemlerinin Yargısal Denetimi:Yürütme organının yargısal denetimi konusunda iki sistem vardır.Bunlardan birincisi söz konusu denetimi yerel yargı organlarına bırakan ve özellikle Anglo-Sakson ülkelerinde uygulanan “adli idare” veya “yargı birliği” sistemidir.Bu sistemde bir tek yargı organı vardır ve devletle fert arasındaki uyuşmazlıklar tıpkı fertler arasındaki uyuşmazlıklar gibi bu yargı organınca yani genel mahkemelerce çözülür.İkinci sistem ise yürütmenin eylem ve işlemlerinde doğan uyuşmazlıkların çözümünü genel mahkemelere değil özel birtakım yargı kuruluşlarına yani idare mahkemelerine bırakır. “İdari yargı” adı verilen bu sistem Fransa’da doğmuş ve oradan diğer Kara Avrupası ülkelerine yayılmıştır.Türkiye’de de 100 yılı aşkın bir süredir kullanılan sistem budur.Anayasa mad.155’e göre Türkiye’de idari yargı sisteminin en üst mercii Danıştay’dır. 155.maddeden ‘de anlaşılabileceği gibi Danıştay’ın idari yargı görevinin yanında merkezi idarenin danışma organı olma fonksiyonu da vardır.Danıştay idari davaların bir kısmında ilk ve son inceleme mercii;bir kısmında ise son inceleme (temyiz ) merciidir.Hukuk devleti ilkesi gerek adli idare gerek idari yargı sistemleriyle bağdaşabilir.Hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir.Bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme ya da idari mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz..Buna karşılık yine denetim sistemi ne olursa olsun eğer yürütmenin bir kısım eylem ve işlemleri çeşitli yollarla yargı denetimi dışında bırakılabiliyorsa hukuk devleti ilkesinin zedelenmiş olduğu kanısına varılabilir.24 Anayasası döneminde Danıştay bir kısım yürütme işlemlerini siyasal nitelikli görerek bunlardan doğan uyuşmazlıklara bakmayı reddediyordu.Hükümet tasarrufu adı verilen ve idari yargı organının bir oto-limitasyonuna dayanan bu işlem kategorisinin yanı sıra özellikle 1950-60 yılları arasında çıkarılan bazı kanunlar bir kısım idari işlemler hakkında yargı yoluna başvurulmasını yasaklamış,yani yargı denetimi imkanını kanunla ortadan kaldırmıştır.61 Anayasasının 114.maddesi idarenin hiçbir eylem ve işlemi hiçbir halde yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamaz hükmünü getirmek suretiyle hukuk devletini sarsan bu tip uygulamalara son vermiş oldu.Bu hüküm bir yandan yasama diğer yandan da yürütme organlarına direktif verir nitelikte idi.Yasama organına hitap eden yönüyle idari yargı yolunu kapatacak kanunların çıkarılmasını yasaklıyor;idari yargıya h,tap eden yönü ile de bu mahkemelerin bir kısım idari işlemlerden doğan uyuşmazlıkları kendi görev alanları dışında görerek bunlara bakmaktan kaçınmasını yasaklıyordu.Bu bağlamda 1961 Anayasasının 114.maddesi hukuk devleti bakımından çok önemli bir aşama sağlamıştır.
    Bu hüküm 1982 anayasasının 125mad.1.fıkrasında aynen korunmuştur.Ne var ki 1982 anayasasının kendisi (mad.125/2) bu kurala iki istisna getirmiştir.Buna göre cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şura ‘nın kararları yargı denetimi dışındadır.Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı sıfatıyla yapacağı işlemler idari işlem olmayacağı için bunların yargı denetimi dışında bırakılmasının hukuk devleti ilkesi açısından bir çelişkisi söz konusu değildir buna karşılık hukuki nitelikleri itibariyle tam anlamıyla idari işlemler olan yüksek askeri şura kararlarının yargı denetimi dışında bırakılmasını hukuk devleti açısından haklı bulmak mümkün değildir.1982 Anayasasının 125.maddesi 1961 Anayasasının değişik 114.maddesin
     
     ÜNİTE I
    DEVLET, DEMOKRASİ, ANAYASA,
    VATANDAŞLIK HAKLARI VE SORUMLULUKLARI
    A – KAVRAMLAR
    Devlet : Bir vatan üzerinde yaşayan insan topluluğunun beraber ve bir düzen içerisinde yaşamak amacıyla kurduğu örgütlenmeye devlet denir.
    Devleti Meydana Getiren Unsurlar: Vatan, millet ve egemen kuvvettir.
    Demokrasi : Halkın kendisini yönetecek kişileri kendi iradesiyle seçtiği yönetim biçimidir.
    Demokrasinin Temel İlkeleri: Milli egemenlik, hürriyet ve eşitlik, siyasi partilerdir.
    Anayasa : Devletin yönetim şeklini kişilerin haklarını ve ödevlerini, devlet organlarını ve bu organlar arasındaki ilişkileri belirten en genel hukuk kurallarıdır.
    Anayasalarımız : 1921 Anayasası, 1924 Anayasası, 1961 Anayasası, 1981 Anayasası.
    Vatandaş : Aynı topraklar üzerinde yaşayan ve aynı devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişilerdir.
    Kamu : Bir ülkede yaşayan insanların tümüdür.
    Kamuoyu : Her hangi bir konu üzerinde halkın benimsediği genel düşünce ve ortak kanaattir.
    Sivil Toplum Örgütleri: Devletin müdahalesi dışında kalmış ve bireylerin kendi kendilerini yönlendirebildikleri demokratik bir yapıdır. Sendika, vakıf, dernek gibi.
    B - TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN YÖNETİM YAPISI
    Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetim yapısı üçe ayrılır:
    1. MERKEZİ YÖNETİM: Merkezî yönetimin başında Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu vardır. Bakanlar Kurulu, başbakan ve bakanlardan meydana gelir.
    a. Cumhurbaşkanı : Devletin başıdır. Türkiye Cumhuriyeti’ni ve milleti temsil eder. Cumhurbaşkanı seçilebilmek için kırk yaşını doldurmuş olmak, yüksek öğrenim yapmış olmak, TBMM üyesi ya da milletvekili seçilebilme yeterliliğine sahip olmak gibi şartlar gereklidir. Cumhurbaşkanı, meclis tarafından üye tam sayısının üçte iki çoğunluğunun oylarıyla seçilir.
    Görevleri: Yurt içinde ve dışında devleti temsil etmek, yasaları yayınlatmak, yüksek dereceli memurları atamak, uluslararası antlaşmaları onaylamak, yasaları tekrar görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermek.
    b. Başbakan ve Bakanlar Kurulu: Başbakan,TBMM üyeleri arasından Cumhurbaşkanınca atanır. Bakanlar Kurulu üyeleri, başbakan tarafından seçilir ve cumhurbaşkanınca atanır. Meclis dışından da bakan seçilebilir.
    Başbakan, bakanlıklar arasında iş birliğini sağlar. Hükümetin genel programının uygulanmasından o sorumludur.
    Devletin önemli işleri, Bakanlar Kurulunda görüşülerek karara bağlanır.
    c. Merkezdeki Yardımcı Kuruluşlar:
    Milli Güvenlik Kurulu: Milli Güvenlik Kurulu, hükümete yardımcı olan bir kuruluştur. Kararların uygulanmasından hükümet sorumludur. Asker ve sivillerden oluşur.
    Devlet Planlama Teşkilatı: Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma konularının planlanmasında hükümete yardımcı olan, danışmanlık yapan, plan ve program hazırlayan başbakanlığa bağlı bir kuruluştur.
    Danıştay : En yüksek idârî mahkeme, danışma ve inceleme organıdır. Bağımsız bir kuruluştur.
    Sayıştay : Devletin gelir ve giderlerini, TBMM adına denetleyen, yargı yetkisi de bulunan kuruluştur.
    2. İL YÖNETİMİ: İl yönetimi ;merkezi yönetime bağlı illerle bu illere bağlı ilçeler,ilçelere bağlı bucak ve köylerden oluşur. Ayrıca ,nüfusu köyden fazla ,ilçeden az belediye yönetimi bulunan ve “Belde” adını alan yönetim birimleri bulunur.
    -Her ilin başında hükümetin atadığı bir vali vardır.
    -Her ilçenin başında hükümetin atadığı bir kaymakam vardır.
    -Bucakların başında ise hükümetin atadığı bir bucak müdürü vardır.
    -Köylerin başında köylülerin seçtiği ve kaymakama bağlı olan muhtar görev yapar.
    * İLDE VALİYE BAĞLI OLAN BİRİMLER ŞUNLARDIR:
    -Özel Kalem Müdürlüğü
    -İl Milli Eğitim Müdürlüğü
    -İl Emniyet Müdürlüğü
    -İl Jandarma Komutanlığı
    -İl Sağlık Müdürlüğü
    -İl Nüfus Müdürlüğü
    -İl Kültür Müdürlüğü
    -İl Tarım Müdürlüğü
    -İl Turizm Müdürlüğü
    -İl Bayındırlık Müdürlüğü
    -İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü
    -İl Defterdarlığı
    -İl Veteriner Müdürlüğü
    İlde mahkemeler ,savcılıklar ve askerlik şubeleri de bulunur fakat, bunlar valiliğe bağlı değildir. İllerde il yönetim kurulu, ilçelerde ilçe yönetim kurulu vardır. Bucaklarda bucak meclisi vardır.
    3. YEREL YÖNETİMLER:
    Üç tür yerel yönetim vardır.
    a-İl Özel Yönetimi
    b-Belediye Yönetimi
    c-Köy Yönetimi
    a-İL ÖZEL YÖNETİMİNİN BAŞLICA ORGANLARI
    1. Vali 2. İl Genel Meclisi 3. İl Daimi Encümeni
    b-BELEDİYE YÖNETİMİNİN BAŞLICA ORGANLARI
    1. Belediye başkanı :5 yılda bir halk tarafından seçilirler.
    2. Belediye meclisi :Belediyenin genel karar organıdır. Üyeleri o yörenin halkı tarafından seçilir. Üye sayısı yörenin büyüklüğüne göre çoğalır. Belediye meclisine, belediye başkanı başkanlık eder.
    3. Belediye encümeni : Belediyenin ikinci karar organıdır. Yazı işleri, hesap işleri, sağlık işleri,fen işleri,veteriner,teftiş kurulu müdürleri gibi yöneticiler belediye başkanının başkanlığında toplanır.
    Önemli kararları belediye meclisi alır. Bu kararlar doğrultusunda işleri belediye encümeni yürütür. Belediyelerin bütçeleri, vali ya da kaymakam tarafından onaylanarak yürürlüğe girer.
    BELEDİYELERİN GÖREVLERİ ŞUNLARDIR:
    o Gıda maddelerinin sağlık koşullarına uygun olarak üretilip üretilmediğini denetler.
    o Ekonomik alanda denetleme ve fiyat tespiti yapar.
    o İş ruhsatları ve bina yapım belgeleri verir.
    o Su işleriyle ve ısınmayla ilgilenir.
    c. KÖY YÖNETİMİ
    Köy kanununa göre , köyler oluşturulur. Köy kurma yetkisi iç işleri bakanlığına verilmiştir. Köyler 442 sayılı Köy kanunu ile yönetilir. Köy tüzel kişiliğinin organları; muhtar, köy ihtiyar heyeti ve köy derneğidir. Muhtar köyde hem yerel yönetimin hem de özel yönetimin başıdır. Köy ilköğretim okulu müdürü ve köy imamı köy ihtiyar heyetinin doğal üyeleridir. Diğer üyeler 5 yılda bir seçilen üyelerdir bunlara aza da denir. Köy yönetiminin geliri köylünün gelir durumuna göre alınan salma adındaki vergidir. Köy halkı bazı işleri ortaklaşa çalışarak yaparlar buna imece denir.
    C – VATANDAŞLIK HAKLARI
    Vatandaşlık Hakları : Kişilerin toplumla ilişkilerinden doğan haklara denir. Üç gruptur.
    1. SOSYAL HAKLAR: Toplum yaşamında herkese insanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi, sağlamayı amaçlayan haklardır. Sosyal haklardan başlıcaları; ailenin korunması, eğitim ve öğrenim hakkı, sağlık, çevre ve konut hakkı, gençliğin korunması ve sporun desteklenmesi, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması gibi haklardır .
    Bir Ülkede Sosyal Haklar Eşitlikle Korunmadığında Şu Sorunlar Ortaya Çıkar:
    1. Toplumda ekonomik açıdan güçsüz olanlar, güçlüler karşısında korunamaz ve adalet sağlanamaz.
    2. İnsanın yaşam mücadelesi zorlaşır, insan onuruna uygun bir ortamda yaşam gerçekleşemez.
    3. Yoksulluk ortadan kalkmaz, artar. Fakirler hiç bir haktan yararlanamaz.
    4. Toplumda huzur ve güven kalmaz. Bunalımlar artar.
    5. İnsan imkanlarını geliştiremez. Bilim sanat ve teknolojik alanlarda etkinlikler gerçekleştiremez.
    Türk Kadınının Toplumdaki Yeri
    Türk kadını bugünkü durumuna ,Atatürk ilke ve inkılâplarıyla gelmiştir. Bugün kadınlarımız erkeklerle eşit eğitim olanaklarından yararlanmakta ve hemen her iş kolunda çalışmaktadır. Bu şekilde kadınların erkeklerle eşit olarak toplumdaki yerlerini almaları bir uygarlık aşamasıdır. Ve Atatürk inkılâplarının en başarılı sonuçlarından biridir.
    2. EKONOMİK HAKLAR: Devlet güçsüzleri, güçlüler karşısında korumak gerçek eşitliği ve toplumsal dengeyi sağlamak amacıyla vatandaşlara ekonomik haklar tanımıştır. Çalışma hakkı, tüketici hakları gibi haklar başlıca ekonomik haklardır.
    * Bir Ülkede Ekonomik Haklar Eşitlikle Korunamadığında Şu Sorunlar Ortaya Çıkar:
    1. İnsanın doğuştan sahip olduğu temel haklar korunamaz.
    2. Çalışanlar emeğinin karşılığını alamaz.
    3. Çalışanların sağlıklı bir ortamda çalışmalar mümkün olmaz.
    4. İnsanların hak ve özgürlükleri korunamaz.
    * Türk Kadınının Çalışma Hayatındaki Yeri:
    Ülkemizde kadınlar sosyal yaşama öncelikle öğretmen olarak katılmıştır. Günümüzde kadınlarımız her alanda son derece başarılı hizmetlerde bulunmakta ve erkeklerle el ele toplumun kalkınması için çalışmaktadırlar.
    3. SİYASAL HAKLAR: Vatandaşların ülke yönetimine katılmasını sağlayan haklara siyasal haklar denir. Seçme ve seçilme hakkı, vatandaş olma hakkı, kamu hizmetine girme hakkı, dilekçe hakkı başlıca siyasal haklardır.
    * Bir ülkede siyasal haklar eşitlikle korunduğunda şu faydalar sağlanır:
    1. İnsanların her türlü zorlamadan, devletin ve diğer insanların baskısından uzak kalmaları ve yaşamlarını kendi istedikleri gibi düzenlemeleri kolaylaşır.
    2. Kişiye, başkalarının ve devletin karışamayacağı güvenli bir ortam yaratılabilir. İnsanlar bu ortamda hukukun izin verdiği ölçüde başkalarına zarar vermeden haklarını özgürce kullanabilirler.
    3. Demokrasinin işlerlik kazanması ve sürekli korunması sağlanabilir.
    Ç – VATANDAŞ OLMA SORUMLULUKLARI
    Vatandaş Olma Bilinci : Bir vatandaşın haklarının ve görevlerinin farkında olmasıdır. Demokratik yönetimin varlığı ve sürekliliği; vatandaş olma bilincine sahip ve bu bilinç çerçevesinde uygun davranışlar sergileyen insanların çoklukta olmasıyla sağlanabilir.
    * Vatandaş Olma Bilincinin Gerektirdikleri:
    1. Demokrasi, eşitlik ve özgürlük gibi değerleri benimsemek ve demokrasinin gereğine inanmış olmak.
    2. Vatandaş olarak haklarının ve sorumluluklarının bilincinde olmak.
    3. Yasalara titizlikle uymak.
    4. Diğer insanlara karşı saygılı ve hoşgörülü davranmak, şiddetten yana değil, barıştan yana olmak.
    5. Her türlü ayrımcılığa karşı olmak.
    * Vatandaş Olma Sorumluluğunu Taşıma Yolları:
    1. Seçme ve seçilme hakkı
    2. Vergi vermek
    3. Askerlik yapmak
    4. Kanun ve kurallara saygılı olmak
    * Bir ülkede vatandaşlar görev ve sorumluluklarını yerine getirmezlerse şu sorunlar ortaya çıkar:
    1. Yönetim dürüst, bilgili, çağdaş ve ülke çıkarları için çalışacak kişilerin elinde olmaz. Yöneticiler halkı temsil edemez.
    2. Devlet, ülke giderlerini karşılayacak geliri elde edemez. Dolayısıyla vatandaşa karşı görevini yerine getiremez. İçte düzeni, dışta bağımsızlığı koruyamaz.
    3. Ülke bütünlüğü, bağımsızlığı ve varlığı tehlikeye girer.
    4. Demokratik yönetimin yerini baskıcı yönetim alır. İnsan hakları korunamaz. Bazı kii ve gruplara ayrıcalık tanınır.
    * Millet: Aynı topraklar üzerinde yaşayan aralarında dil, duygu, ülkü, tarih, kültür ve çıkar birliği olan insan topluluğudur.
    * Vatan: Bir milletin üzerinde yaşadığı toprak parçasıdır.
    D – DAYANIŞMA
    Dayanışma : İnsanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirine karşılıklı olarak bağlı duruma gelmesine dayanışma denir. Dayanışma, toplumda kişiler arasında sevgi, saygı ve işbirliğini geliştirir. Çünkü, dayanışma ahlâkî bir gerekliliktir.
    Kurtuluş Savaşında verdiğimiz milli mücadele ve elde ettiğimiz zafer, milli birlik ve beraberliğin bir eseridir.
    Birlik ve beraberliğin olmadığı bir toplumda kargaşa ve terör vardır.
    * Dayanışmada Sevgi, Saygı ve Hoşgörünün Önemi:
    Dayanışma, sevgi, saygı ve hoşgörü varsa gerçekleşebilir. Birbirini sevmeyen, hoşgörü sahibi olmayan, birbirinin haklarına saygı göstermeyen insanlar dayanışma içinde olamazlar.
    II. ÜNİTE
    İNSAN HAKLARININ KORUNMASI
    A. İNSAN HAKLARINI KORUMANIN ÖNEMİ:
    İnsan hakları, insanın sahip olduğu haklardır. İnsanın bazı özellikleri ve taşıdığı imkanlar onu diğer canlılardan ayırır. İnsan haklarının temelinde, hiçbir canlıda bulunmayan özellikleri nedeniyle ,insanın değerinin korunması gerekliliği yatar. İnsan hakları korunmazsa,insanın değeri yok sayılmış olur ve birçok sorun ortaya çıkar.
    1. İnsan Haklarının Korunmaması Sonucu Ortaya Çıkan Sorunlar:
    İnsan haklarının tanınması ve korunması uzun mücadeleler sonucunda mümkün olabilmiştir.
    Eğer insan hakları korunmazsa şu olumsuz durumlar ortaya çıkar.
    a)Toplumda huzur ve güven kalmaz.
    b)Kimse başkalarının haklarına saygı göstermez.
    c)İnsanların devlete olan güvenleri zayıflar.
    d)Güçlü olanlar güçsüzleri ezerek, daha güçlü duruma gelirler.
    e)Toplumdaki insanlar arasında eşitlik söz konusu olmaz.
    f)Demokrasi, yerini baskıcı yönetime bırakır.
    g)Toplum başka bir devletin egemenliğine girebilir.
    * İnsan hakları korunduğu zaman bütün bu olumsuzluklar ortadan kalkar. İnsan haklarını korumak ve yaşatmak hepimizin en başta gelen görevidir.
    2. İnsan Haklarını Korumanın Sonuçları:
    İnsan haklarının korunması ,her zaman olumlu sonuçlara yol açar. Bu sonuçlar şöyle belirlenebilir.
    a)Toplum huzur ve güven içinde olur. Adalet sağlanır.
    b)Bireyler yeteneklerini geliştirebilir.
    c)Demokratik siyasi yaşam gelişir.
    d)İnsanların gelecek kaygısı azalır.
    e)İnsanlar vatandaş olma bilincine sahip olurlar.
    f)Herkes yasalara uyar.
    g)Vatandaşlar birlik ve bütünlük içinde yaşarlar.
    h)İnsanlar diğer ülkelerdeki insanların haklarının korunması içinde çaba gösterir , sonuçta yurtta ve dünyada barış sağlanır.
    I)Sivil Toplum Örgütleri rahat çalışacakları için seslerini duyurarak kamuoyu oluşturur.
    i)İnsanlar arasında dil,ırk,cinsiyet,siyasi düşünce ve mezhep ayrımı yapılmaz.
    B-İNSAN HAKLARININ KORUNMASI
    İnsan hakları ulusal ve uluslar arası düzeyde olmak üzere iki şekilde korunabilir.
    1. İNSAN HAKLARININ ULUSAL DÜZEYDE KORUNMASI
    İnsan hakları, anayasa ve yasalarla,insan haklarını korumakla yükümlü devlet organlarıyla,sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ve insan hakları danışma kurullarıyla korunur.
    a) İnsan Haklarını Korumakla Yükümlü Devlet Organları
    1-Anayasa mahkemesi 2-Danıştay 3-Sivil Toplum Örgütleri 4-Yargı Organları
    b) İnsan Haklarının Korunmasında Sivil Toplum Kuruluşları ve İşlevleri
    İnsan haklarının korunması, devlet ve vatandaş olarak hepimizin görevidir. Tek tek vatandaş olarak yapabileceklerimiz sınırlıdır. Vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları örgütler,insan haklarının korunmasında daha etkili olurlar. Bu örgütler sivil toplum kuruluşlarıdır.
    Ülkemizde İnsan Haklarıyla İlgili Olan Sivil Toplum Örgütleri Şunlardır.
    1. İnsan Hakları Vakfı 2. Ankara Kadın Dayanışma Vakfı 3. Sokak Çocukları Derneği
    4. Çevre Koruma Vakfı 5. Türkiye Erozyonla Mücadele ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) 6. Tüketici Haklarını Koruma Derneği ve Sendikalar
    c) İnsan Hakları Danışma Kurulları ve İşlevi
    Her ülkede İnsan Hakları Danışma Kurulları oluşturulmuştur. Danışma kurulları; hukukçulardan,düşünürlerden,sivil toplum kuruluşlarıyla,kamu kuruluşlarından gelen temsilcilerden ve uzmanlardan oluşur.
    Bu kurulların amacı insan haklarıyla ilgili sorunların incelenip yetkili birimlere bildirilmesi ve önerilerde bulunulmasını sağlamak içindir.
    İnsan Hakları Ulusal Düzeyde Korunmazsa Şu Durumlar Ortaya Çıkabilir:
    1. Devlet, bireyin haklarını korumaz.
    2. Hükümetin uygulamaları,yargı denetimine açık olmaz.
    3. Devlet memurları vatandaşın işlerini, aksatır.
    4. İnsan haklarını çiğneyenler cezalandırılmaz.
    5. Sivil Toplum Örgütleri kamuoyu oluşturamaz.
    6. Devletin gerçekleştirmesi gereken özgürlük,eşitlik ve güvenlik gerçekleşemez. Hukuk devleti ortadan kalkar.
    2. İNSAN HAKLARININ ULUSLAR ARASI DÜZEYDE KORUNMASI
    Birleşmiş Milletlerin kuruluşunu izleyen dönemde bireyler,uluslar arası planda artık belli bir devletin vatandaşı olarak değil,tek tek insanlar olarak da korunmaya başlandı. Bu fikrin dünya çapında ilk önemli açıklaması, A. B. D başkanı Franklin ROOSVELT tarafından yapılmıştır. ROOSVELT 1941 yılında dört temel özgürlüğün bütün dünyada gerçekleşmesi gerektiğini söylemiştir. Bunlar;
    a-Söz ve anlatım özgürlüğü
    b-Vicdan özgürlüğü
    c-Yoksulluktan kurtulma özgürlüğü
    d-Korkudan kurtulma özgürlüğü
    a) Uluslar Arası Kuruluşlar:
    İnsan haklarının uluslar arası düzeyde örgütlü olarak korunabilmesi için Birleşmiş Milletler Örgütü 24 Ekim 1945’te kurulmuştur.
    Birleşmiş Milletler Örgütüne bağlı olan komisyon ve komitelerin başlıcaları şunlardır:
    1. Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Komitesi
    2. Apartheid’a Karşı Grup
    3. İnsan Hakları Komitesi
    4. Ekonomik-Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi
    5. Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Komitesi
    6. İşkenceye Karşı Komite
    7. Çocuk Hakları Komitesi
    AVRUPA KONSEYİNE BAĞLI OLAN KOMİSYON VE KURULUŞLAR
    a-İnsan Hakları Komisyonu b-İnsan Hakları Komisyonu c-Bakanlar Komitesi
    b) Uluslar Arası Belgeler:
    İnsan haklarının uluslar arası belgelerle de korunması gerekmiştir. Bu konudaki başlıca belgeler şunlardır:
    1. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
    2. Kişisel ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme
    3. Ekonomik,Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme
    4. İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme
    5. Avrupa Sosyal Şartı
    6. İşkence ve İnsani Olmayan Yada Küçültücü Ceza ve Muamelelerin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi
    7. Her Türlü Irk Ayrımcılığının Önlenmesine Dair Uluslar Arası Sözleşme
    8. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Hakkında Uluslar Arası Sözleşme
    9. Çocuk Hakları Sözleşmesi
    10. Paris Antlaşması
    11. Güney Afrika’daki Sistemli Irk Ayrımcılığı Suçunun Cezalandırılması ve Kaldırılması Uluslar Arası Sözleşmesi
    12. Helsinki Sonuç Belgesi
    c) Uluslar Arası Gönüllü Kuruluşlar:
    1. Uluslar Arası Kızılhaç Komitesi
    2. // // Hukukçular Komisyonu
    3. İnsan Hakları İçin Uluslar Arası Birlik
    4. Uluslar Arası Pen Kulübü
    5. // // Af Örgütü
    ç) İnsan Haklarınının Korunmasında İnsan Hakları Eğitiminin Önemi:
    Halkı insan haklarına saygılı yetiştirmenin ön koşulu , onlara eğitim yoluyla insan haklarını tanıtmak ve bu haklardan nasıl yararlanacaklarını öğretmektir. Bunun için de okul yanında kitle iletişim araçlarından yararlanmak gerekir. Televizyon ,radyo ve yazılı basın insan hakları eğitiminde devlete ve topluma destek olmalıdır.
    İnsan Hakları Eğitiminin Amaçları Nelerdir?
    1. Haberdar etme 2. Bilgilendirme 3. Davranış geliştirme 4. Duyarlı Vatandaş Yetiştirme
    d) İnsan Haklarıyla İlgili Özel Günler:
    1. Birleşmiş Milletler Günü ( 24 Ekim)
    2. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin Kabul Edilişinin Yıl Dönümü (10 Aralık)
    3. Çocuk Hakları Günü ( 20 Kasım)
    4. Dünya Çocuk Günü ( Ekim ayının ilk pazartesi günü)
    5. Dünya Kadınlar Günü ( 8 Mart)
    6. Sakatlar Haftası ( 10-16 Mayıs)
    7. Çevre Koruma Haftası ( Haziran ayının ikinci Pazar günü)
    8. Avrupa Konseyi Günü (5 Mayıs)
    9. Dünya Barış Günü ( 1 Eylül)
     

     

    Tarih
  • Tarihe Giriş
  • Yardımcı Bilimler
  • Tarih Öncesi Devirler
  • Takvim
  • İlkçağ Tarihi
  • Suriye Filistin Uygarlığı
  • İran Medeniyeti
  • İslam Öncesi Türk Tarihi
  • Diğer Türk Boy ve Devletleri
  • İslam Tarihi
  • İslam Öncesinde Dünya
  • Peygamberimiz Dönemi
  • Dört Halife Dönemi (632-661)
  • Emevi,Abbasi Ve Endülüs Emevi Devletleri
  • Türk-İslam Tarihi
  • Selçuklular
  • Beylikler
  • Kültür Ve Medeniyet
  • Toplum ve Sosyal Hayat
  • İlim-Kültür-Sanat ve Edebiyat



  • Genel
  • Siyasi Parti Üyeliği Sorgulama
  • Ygs-Lys Puan Hesaplama
  • Online Fotoğraf Düzenleme
  • Hayvanlarda Düşünme Yetisi Zeka Var Mı?
  • Dünyanın En Büyük İnsanı Kimdir?
  • Matematik Ve Yaşam
  • Allah Kelimesi Ve 19
  • Beyin mi Bilgisayar Mı?
  • Bunları Biliyormuydunuz?
  • İcatlar Kronolojisi
  • İnkılap Tarihi Kronolojisi
  • Türk-İslam Dünyası'nda Cebir
  • Paradokslar
  • Matematik Zeka Soruları1
  • Mısırda Cebir
  • Matematikçinin şiiri
  • Aritmetiğin Hataları
  • Temel Bir Aritmetik Yapıtı
  • Bütün Kuralların İstisnaları Vardır
  • Doğru Parçası Paradoksu
  • Matematik Kendini Saklamaz
  • Mükemmelimsi Sayılar
  • Tangram Şekilleri Slayt
  • Alanlarına Göre Yapılan İnkılaplar
  • İlköğretim Matematik Olimpiyatı
  • Matematik Zeka Soruları2
  • Matematik Zeka Soruları3
  • Parmaklarla Saymanın İlk Biçimi
  • Tabiattaki Sayılar
  • Yollardaki Kapaklar Neden Yuvarlaktır?
  • BASİT ŞAŞIRTMACALAR
  • Collatz Teoremi
  • e SAYISI
  • Matematiği Öğretme Yolları
  • Matematik Müfredatını Kullanmak İçin 10 Altın Kural
  • Poincare Varsayımı
  • Tıp ve Mantık
  • Beklenmeyen İdam Paradoksu
  • Çarpma Hileleri
  • Fraktallar ve Eğrelti Otu
  • Matematiğin Dili
  • Matematik Nasıl Gelişti
  • Sayma Sistemleri
  • Yalancı Paradoksu ve Otoreferans
  • Bir Evin Değerini Bulma
  • Çizginin Büyücüsü
  • Gerçek Hayattan
  • Matematiğin Doğuşu
  • Matematik Nedir, Ne Değildir?
  • Origami Nedir?
  • Saymanın Tarihi
  • Yapmak Akla Zarar
  • Matematik Zeka Soruları4
  • Bir Sayı Tut
  • Depremin Matematiği
  • İlginç Kaza
  • Matematiğin Hayatımıza Katkıları
  • Matematiksel Düşünce
  • Paradoksların Çözümü
  • Sıfır Deyip Geçme
  • Yaş Bulma Oyunu
  • Karışık Slaytlar
  • Stres Slayt
  • Aşk Slayt
  • Manzara Slayt
  • Beni Ara Slayt
  • Benzeyen Slayt
  • Bizim Hikayemiz Slayt
  • lginç Slayt
  • Cem Yılmaz Slayt
  • Çocuğunuzla İlgili Slayt
  • Hayat Slayt
  • Kağıttan Şekiller Slayt
  • İlginç Resimler Slayt
  • Fakirlik Slayt
  • Geometrik Cisimlerin Döndürülmesi
  • Gülelim Slayt
  • Gizli Resimler Slayt
  • Hayattan Slayt
  • İlizyon Slayt
  • İnadına Yaşamak Slayt
  • İsrail Gerçeği Slayt
  • İstanbul Slayt
  • İstatistik ve Grafikler Slayt
  • Karadenizli Slayt
  • Kaynana Slayt
  • Kazlar Slayt
  • Lağımcı Slayt
  • Mutluluk Slayt
  • Ne İsteriz Slayt
  • Öss Motivasyon Slayt
  • Sayı Bulma Oyunu
  • Sigara Slayt
  • 7 Saniye Slayt
  • Sihirli Sekiz Slayt
  • Temel Slayt
  • Tibet Testi Slayt
  • Size Öneriler Slayt
  • Ülkemizde Yaşanan Son Gelişmelerle İlgili Test Slayt
  • Venedikli Marangoz Slayt
  • Uzay Slayt
  • WC Slayt
  • Yunuslar Slayt
  • Yurdumdan Slayt
  • Zoom Slayt
  • Ulusal ve Uluslararası Yarışma ve Organizasyonlar Slayt
  • 3d Sokak Resimleri Slayt
  • Başarıya Adanma Slayt
  • Benim Dozerim Slayt
  • Beyin Çıtırtısı Slayt
  • Bilgisayar Olimpiyatı Slayt
  • Bilgisayarın Gerekliliği Slayt
  • Büyük ve Olumlu Düşünme Slayt
  • Çeçenistan Slayt
  • Bir İş Yerinde Etkili İletişim Slayt
  • Çocuğu Anlamak Slayt
  • Çocuk Terbiyesi Slayt
  • Deli Dana Slayt
  • Dengeli Beslenme Slayt
  • Deprem Ve İnsan Slayt
  • Dünya Hayatının Gerçeği
  • Güzel Yaşamak Slayt
  • Hayir Demek Çözum Değil Slayt
  • Hedef Belirleme Slayt
  • Hızlı Okuma Teknikleri Slayt
  • İletişim Semineri Slayt
  • İlk Yardım Slayt
  • İnsan Değerlendirme Slayt
  • İnternet Slayt
  • İrşatekseni Slayt
  • İzmir Hakkında Slayt
  • Kare Üzerinde Düşünce Oyunu Slayt
  • Kitap Okuma Slayt
  • Kitap Slayt
  • Komik Slayt
  • Kur'an İnsanı Slayt
  • Okul Dönemi Slayt
  • Olimpiyatlara Nasıl Çalışılır Slayt
  • Olumlu Düşünme Slayt
  • Olumlu Düşünmek Slayt
  • Pdr Slayt
  • Performans Değerlendirme Slayt
  • Program Geliştirme Slayt
  • Savaşçı Slayt
  • Sözlü ve Sözsüz İletişim Slayt
  • Söz Söyleme Slayt
  • TEFEKKÜR-MERHAMET-TEVHİD
  • Toplantı Yönetimi Slayt
  • Verimli Bir Toplantı Nasıl Yapılır Slayt
  • Verimli Ders Çalışma Slayt
  • Yapay Zeka Slayt
  • Yüksek Performansa Ulaşma
  • Zamanın Yönetimi Slayt
  • Banka Kartından(ATM) Ng Yükleme
  • Tasarruf Slayt
  • Flaşı Dolu Olduğu Halde Boş Görünenler Girin
  • AirSoft Artık Türkiye'de
  • Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol